Tek isteğim G. Saray forması Nam-ı diğer Sarı Naci, hastalığı nedeniyle oldukça zorlansa da geçmiş günleri hatırlıyor. Kendisine “Terim” dedik “O benim oğlum. Onu ben futbolcu yaptım” karşılığını verdi. “Tek isteğin nedir?” diye sorduk, gözleri pırıl pırıl oldu Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın unutulmaz ismiydi Naci Özkaya. Sarı-Kırmızılı ekipte futbolcu, antrenör ve menajer olarak uzun yıllar görev yaptı. İki kızı Betül ve Bilgen de babaları gibi Galatasaray forması giydi, voleybolcu olarak Sarı-Kırmızılı formayı terletti. Oğlu Gündüz’e ismini veren camianın sembol ismi Gündüz Kılıç’tan başkası da değildi. Ama Naci Özkaya 5 yıl önce alzheimer hastalığına yakalanınca, ne arayanı kaldı ne de soranı, adeta kaderine terk edildi. Yıllarca emek verdiği kulübünden kapısını çalan bile olmadı. Tabii ki yıllarca Türk futboluna hizmet eden bir kişi olarak böyle bir vefasızlıkla karşı karşıya kalmak onu çok üzüyordu. Hiç hak etmediği bir muameleye maruz kalmıştı. Ama sarı Naci, kulübüne asla vefasızlık yapmadı. Hep gönül verdiği Sarı-Kırmızılı renklere aşkla bağlı kaldı. AKŞAM Gazetesi’nde Bahri Havadır’ın köşesinde yazdığı “Neredesin Vefa” başlıklı yazı herkesin unuttuğu Naci Özkaya’yı tekrar akıllara getirdi. Aynı zamanda Galatasaray Divan Kurulu üyesi olan Naci Özkaya halen Göztepe Nezih Huzurevi’nde tedavi görüyor. Kendisi ile yaptığımız röportajda rahatsızlığı nedeniyle fazla konuşamadı. Ancak söylediği birkaç şey öyle anlamlıydı ki, tüylerimiz diken diken oldu. Naci Özkaya’ya ilk önce Fatih Terim’i sorduk. Hemen yüzü güldü, gözleri parıldadı ve kelimeler titreyen dudakları arasından dökülü verdi birden: “Ben onu çok severim. O benim oğlum. Fatih’i ben futbolcu yaptım.” Ardından, “Yıllarca hizmet verdiğiniz kulübünüzden isteğiniz var mı?” diye sorduk. Cevabı son derece netti: “Tek isteğim Galatasaray forması.” Bu cevap, sözlerin kifayetsiz kaldığı nokta oldu. Böyle konuşan bir adama daha ne sorulabilirdi ki. Bize de o büyük futbolcunun elini öpmek kaldı... Sağol Sarı Naci, iyi ki varsın... İyi ki seni tanıdık. Bize vefanın İstanbul’da bir semt olmadığını hatırlattın.... Tabutunu Galatasaray bayrağına sarmam! Naci Özkaya ile yaptığımız röportajda, unutulmuşluğuna dair hiçbir üzüntü belirtisi yoktu. Çünkü o karşılıksız sevmişti. Ancak kızı Betül Özkaya, babasına yapılan vefasızlığa oldukça kırgındı. Betül Hanım, kırgınlığını ve üzüntüsünü şu sözlerle dile getirdi: “Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın ile birçok kez telefonla konuştum. Ancak bu konuştuğumla kaldı. Ne arayan oldu, ne soran. İstediğimiz ve beklediğimiz sadece hatırlanmak. Babamın moral bulması. Onun yaptığı onca hizmetten sonra bunu beklemek de hakkımız. web tasarım kursu Bütün ailemiz Galatasaraylı. Ben ve kardeşim voleybol oynadık. Torunları bile kongre üyesi. Ancak böyle giderse Allah gecinden versin o öldüğünde tabutuna Galatasaray bayrağını astırmayacağım. Milli formasında taşıdığı Türk bayrağı bize yeter.” Betül Özkaya, federasyonun birçok kez babasını arayarak yardımcı olduğunu vurguladı ve ardından, “Fenerbahçe’nin efsane başkanı Ali Şen de sağolsun bizleri aradı. Ama nedense Galatasaray’dan kimse onu aramadı. Bunu anlayamıyorum ve tüm bunlar bizi derinden yaralıyor” diyerek sitem dolu sözlerini tamamladı. Çanakkale gibi o da geçilmezdi Naci Özkaya 1922 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. 1947’de Ankaragücü’nden Galatasaray’a transfer oldu. 6 dönem Sarı-Kırmızılı formayı büyük bir başarı ile sırtında taşıdı. Her maçta ayakta alkışlandı. Bocaladığı, kötü oynadığı hiçbir maç hatırlanmaz. Daima göğsü dimdikti. Bir savunma oyuncusunda aranan vasıfların hepsine fazlasıyla sahipti. Onu çalımlamak, geçmek, neredeyse imkansızdı. Deyim yerindeyse “Çanakkale gibi o da geçilmezdi...” Futboluyla hem Galatasaray’da hem de Milli Takım’da efsaneleşti. 1951 yılında Sarı-Kırmızılı kulüp tarafından Kıbrıs’a gönderildi. Burada Çetinkaya Spor Kulübü’nü kurdu. 1960 yılında tekrar Türkiye’ye dönen Özkaya, İskenderunspor, Giresunspor, Kayserispor, Boluspor ve Kocaelispor gibi Türkiye’nin önemli takımlarını çalıştırdı.